ÜCRETLİ MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILARI VE İŞSİZLİK KURULTAYI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
İstanbul Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

28 Şubat 2012

TMMOB üyelerinin önemli bir kısmını oluşturan ücretli çalışan mühendis, mimar, şehir plancılarının sorunları ile işsizlik konusu "TMMOB 2. Ücretli Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları ve İşsizlik Kurultayı"nda masaya yatırıldı. Ankara Kocatepe Kültür Merkezi'nde 25 Şubat 2012 tarihinde düzenlenen kurultayda 12 yerel kurultaydan gelen önergeler görüşülerek oylandı.

Divanın oluşturulması ile başlayan kurultayda, divan başkanlığına Bedri Tekin (MMO), divan başkan yardımcılıklarına Berdan Dinçyürek (İMO), Bekir Erdem Öztürk (MADENMO), yazman üyeliklere de Şebnem Gürses (HKMO) ve Haluk Fıçıcı (İMO) seçildi.

Divanın oluşumu sonrası açılış konuşmasını yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, neoliberal politikaların toplumun tüm kesimlerini olduğu gibi mühendis, mimar ve şehir plancılarını da olumsuz yönde etkilediğini belirterek, mücadelenin ortaklaştırılmasına vurgu yaptı.

Neo-liberal politikaların en iyi uygulayıcısı olan AKP İktidarı döneminde, enerjiden haberleşmeye, eğitimden sağlığa, tarımdan sosyal güvenliğe kadar tüm alanlarda yapısal bir dönüşüm gerçekleştirildiğini kaydeden Soğancı, bu dönüşümden kentlerin, köylerin, tüm yaşam alanlarının yanı sıra mühendislik uygulamaları, mühendislerin sosyal konum ve koşullarının da doğrudan olumsuz biçimde etkilendiğini ifade etti. İnsan yaşamının her aşamasından sorumlu olan mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığının hızla işlevsizleştirildiği söyleyen Soğancı, "Gelecek hem ülkemiz mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı hizmetleri açısından, hem de mühendis, mimar ve şehir plancıları açısından kaygı vericidir. Güncel gereklere uygun ciddi bir istihdam politikası oluşturulması gerekirken; bu yapılmamakta, ülkemiz kaynaklarının sömürüsüne dayanan politikalarla, yalnızca nitelikli işgücünün ihracı teşvik edilmektedir. Ancak kendi işsizlik krizini çözmeye çalışan gelişmiş ülkelerin yönlendirdiği uluslararası nitelikli emek pazarı, giderek ülkemiz meslek insanlarına daha kapalı hale gelmektedir. Bu nedenle, bir yandan bu sürece ciddi bir direniş göstermek, diğer yandan da ülkemiz insan kaynaklarının heba olmamasını sağlayacak politikaların; meslek alanlarında örülmesini sağlayacak adımları hızla atmak gerekiyor" dedi.

Mehmet Soğancı, mesleği işlevsizleştirmeye yönelik olarak özellikle eğitim alanındaki politikalara dikkat çekerek şöyle devam etti:

"Sadece ülkedeki üniversite mezunu sayısını artırmak amacıyla istihdam imkânı bulunmayan alanlarda, ülke gereksinimleri ve çağdaş bir mühendislik eğitiminin en düşük standartları dahi dikkate alınmadan ardı ardına asparagas üniversitelerin, fakültelerin ve bölümlerin açılmasının ilerleyen yıllarda çok daha büyük sorunlara yol açacağı aşikâr. Ülkemizde farklı adlar altında 150‘nin üzerinde fakültede mühendislik eğitimi veriliyor. Her yıl mühendislik fakültelerine 60 binin üzerinde yeni öğrenci kaydoluyor. Her yıl alınan öğrenci kadar mezun verildiğini varsayarsak yılda ortalama 60.000 yeni mühendis iş hayatına atılıyor demektir. Oysa meslek alanında var olan işsizlik çok yüksek boyutlarda. Üniversite diplomasına sahip kişilerin birçoğunun ya iş bulamadığını ya da eğitimini aldığı dalda çalışmadığını görüyoruz. Hal böyle iken bilimsel gereklere ve ülke gerçeklerine göre değil, sadece sübjektif nedenlerle üniversite, fakülte ve bölümler açılması, sonuçları itibariyle kolay çözülemeyecek sorunlar ve tahribatlar yaratacak. Mühendislik eğitimi ile ilgili sorunlar ortadayken karşımıza bu dönem bir de teknoloji fakülteleri çıktı.

TMMOB‘ye kayıtlı üye sayısı 2011 sonu itibariyle 400.000‘i aştı. Üye sayımızda son beş yıldaki artış 100.000‘i geçti. Ülkemizde, mezun olan her mühendisin istihdamına yönelik bir olanak bulunmamaktadır. Bugün mühendislerin %25‘i işsizdir ya da kendi mesleği dışında alanlarda çalışmaktadır. Yatırım planlamasına bakılmaksızın öğrenci alım sayılarının arttırılmasının işsiz mühendislerin içine yeni işsizlerin katılmasına yol açacağını söylemek için kâhin olmak gerekmiyor. 

Öte yandan çalışan üyelerimizin üçte birlik bir oranı, yani önemli bir kısmı kamuda çalışmaktadır. Ancak bu önemli kesimin, toplu sözleşme ve grevi de içeren sendikal hakları; uluslararası normlara uygun olmayan bir biçimde engellenmektedir. Kamuda çalışan mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları açlık ile yoksulluk sınırları arasına sıkışan ücretleriyle yaşam mücadelesi vermek zorunda kalmaktadır. Kamuda çalışan mühendis, mimar ve plancıların ücretleri diğer tüm kamu çalışanları da dahil derhal insanca yaşanabilecek bir düzeye çıkarılmalıdır.

Özel sektörde ise parçalı bir biçimde istihdam edilen ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıların çok az bir kısmı, ancak büyük işyerlerinde sendikal örgütlenmeler içinde yer alabilmektedir. Kamuda ve özel sektörde çalışan mühendis, mimar ve plancıların uluslararası hukuka uygun grevli- toplu sözleşmeli sendikal haklarının kullanımı mutlaka sağlanmalıdır."

Mehmet Soğancı‘nın açılış konuşması sonrası Divan‘a verilen bir önergeyle, yerel kurultaylardan gelen önergelerin birleştirilmesi için bir kolaylaştırıcı kurul oluşturuldu. Neriman Usta (EMO), Gülsüm Sönmez (İMO), Murat Türüdü (HKMO), Cemalettin Sağtekin (MADENMO), Ercüment Çervatoğlu (MMO), Ersoy Bey (MMO), Metin Şen (MMO) ve Çiğdem Camkıran (PEYZAJMO)‘dan oluşan Kolaylaştırıcı Kurul, önergeleri ortaklaştıracak bir çalışma yaparak kurultaya sundu. Önergelerin oylanarak karara bağlanması sonrası Hasan Tuzcu (HKMO), Haluk Ekinci (İMO), Necmi Ergin (MADENMO), Selçuk Soylu (MMO) ve Redife Kolçak (PEYZAJMO)‘ın oluşturduğu Sonuç Bildirgesi Komisyonu tarafından hazırlanan sonuç bildirgesi okunarak kurultay delegelerince oylandı.

Kurultaya, 399 delege katıldı.

TMMOB 2. ÜCRETLİ MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILARI VE İŞSİZLİK KURULTAYI SONUÇ BİLDİRİSİ

Ücretli mühendis, mimar ve şehir plancılarının çalışma yaşamında karşılaştıkları sorunlar ve işsizlik olgusu, ekonomik sosyal politikaların meslek alanlarımıza yansımaları ve özlük hakları üzerine tartışmak, çözüm üretmek ve TMMOB örgütlülüğünü yaygınlaştırmak amacıyla düzenlenen TMMOB 2. Ücretli Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları ve İşsizlik Kurultayı 25 Şubat 2012 tarihinde Ankara Kocatepe Kültür Merkezi‘nde toplanmıştır.

12 yerel kurultayın ardından toplanan kurultayda benimsenen önergeler ve bu önergeler üzerine yapılan görüşmelerden hareketle, aşağıdaki belirleme ve tespitler, TMMOB birimleri ve kamuoyunun dikkatine sunulmaktadır.

Ülkemizde neo-liberal dönüşümü başlatan 24 Ocak 1980 ekonomi kararları sonrasında uygulanan serbestleştirme politikaları, AKP İktidarıyla doruğa ulaşmıştır. 2003‘ten itibaren çalışma yaşamında yapılan yasa/mevzuat değişiklikleri, 12 Eylül‘ün ekonomik, sosyal politikaları doğrultusunda emperyalizme bağımlılık ve "yapısal uyum programları" uyarınca gündeme gelmiştir.  Çalışma yaşamı, neo-liberal politikalar uyarınca yapılan değişiklikler ile "esnekleştirme, serbestleştirme" anlayışına göre şekillendirilmiş, sömürünün derinleştirilmesi sağlanmıştır. Bu politikalar; özelleştirmeler yoluyla kamunun tasfiyesine, taşeronlaşmaya, örgütsüzleşmeye, tüm emekçi kesimlerin hak ve gelir kaybına yol açmıştır.

Milyonlarca çalışan, örgütlenme hakkından mahrum, ekonomik ve sosyal bunalım içindedir. Çalışanların başta iş güvencesi olmak üzere, kıdem tazminatları, fazla mesai ücretleri ile sendikal hak ve yetkileri budanmaktadır.

Kanun Hükmünde Kararnameler, "torba yasalar" ve diğer yasalarda yapılan kritik değişikliklerin tümü çalışan mühendis, mimar,  şehir plancıları ve tüm emekçiler ile işgücü piyasasının yedek deposu olarak tutulan tüm işsizlerin aleyhinedir.

Çalışma yaşamının büyük kısmı işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin dışında tutulmuş, iş kazaları/cinayetleri ve meslek hastalıkları ciddi bir toplumsal sorun haline gelmiştir. Emekçiler ve ailelerinin sağlık ve sosyal güvenlik gibi temel haklara erişimi bu hizmetler ticarileştirilerek engellenmektedir. Özellikle AKP döneminde yapılan müdahalelerle sosyal güvenlik bir kamusal yükümlülük olmaktan çıkarılmış, sağlık hizmetleri özelleştirilerek bir piyasa faaliyeti halini almıştır.

"Ulusal İstihdam Stratejisi"nde ve İş İlişkileri Kanun Tasarısı‘nda benimsenen yaklaşımlar uyarınca da esnek, güvencesiz çalışma biçimleri çeşitli yasalara parça parça sızdırılarak daha fazla yaygınlaştırılacak, geçici-kiralık işçilik uygulamasına geçilecek, özel istihdam büroları yaygınlaştırılacak, kıdem tazminatları budanacak, "bölgesel asgari ücret" uygulamasıyla asgari ücret düşürülecek, başta genç işçiler olmak üzere tüm işçi ve emekçiler güvencesiz ucuz emek sömürüsüne tabi tutulacaktır.

İşçi sağlığı ve güvenliği alanı, bilimsel-mesleki değerler, mühendislik-hekimlik uygulamaları, iktidarın esnekleşme ve ticarileştirme çabalarının önünde bir engel olarak görülmektedir. 2003 yılında kabul edilen 4857 sayılı İş Yasası‘nda iş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği uygulaması açıkça belirtilmesine ve bu yöndeki yargı kararlarına karşın ardı ardına çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle işyerlerinde sağlık ve güvenlik faaliyetleri ticarileştirilmektedir. Yargıya taşınan bu düzenlemelerin birçoğunun yürütmesinin durdurulmasına, "mevzuatın gözden geçirilmesi" çabaları ile direnilmekte; emek ve meslek örgütlerinin görüşleri ile yargı kararlarının üzerinden atlanılmaktadır.

Kamu yararı ve kamusal hizmetlerin tasfiyesi, serbestleştirme politikalarıyla birlikte mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı alanlarına da yansımıştır. İş güvenliği mühendisliğinin önüne çıkarılan engeller, "uzaktan eğitim" ve teknoloji fakülteleri gibi mühendislik eğitimini tasfiye edecek yönelimler, mühendisliği niteliksizleştiren uygulamalar ve onlarca yasa ile yapılan düzenlemelerle ülke, meslek, meslektaş çıkarları daraltılmıştır.

Plansız bir şekilde yeni üniversite ve bölümlerin peş peşe açılması, kontenjanlar ile istihdam arasında oluşan dengesizlikten dolayı meslektaşlarımız kendilerini işsizliğe karşı koruyamaz hale gelmiştir. İşsizliği planlı bir biçimde kullanan kapitalist sistem, meslektaşlarımızın ve mesleklerimizin piyasa koşullarının esiri olmasına yol açmıştır. Bu sistematik içinde doğrudan mühendislik aleyhine yasal düzenleme girişimleri de söz konusudur. Değişik mühendislik mimarlık alanlarında kamusal mesleki denetimler ortadan kaldırılmakta ve meslektaşlarımız hak kayıplarına uğramaktadır.

"Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun" değişiklikleri uyarınca TMMOB Yasası‘nın 34 ve 35. maddeleri ile Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Yasa‘nın 1 ve 7. maddelerinin uygulanması engellenerek yabancı mühendis, mimar ve şehir plancılarının akademik ve mesleki yeterliliklerini kanıtlamalarına gerek kalmadan ülkemizde çalışmaları sağlanmıştır.

AKP iktidarı, meslek kuruluşlarının idari, örgütsel, mali yapı ve seçim sistemlerini değiştirme hedefini önüne koymuştur. Bu doğrultuda hazırlanarak alelacele yürürlüğe sokulan Kanun Hükmünde Kararnameler aracılığıyla, TMMOB ve bağlı meslek odalarının özerk kamu tüzelkişiliği ve üye iradesi yok sayılmaktadır. Odaların asli görevleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde kurulan Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü‘ne verilerek en başta Anayasa‘ya ve ilgili yasalara aykırı bir uygulama oluşturulmaktadır.

12 Eylül 2010 referandumuyla birçok kurum gibi, yargı da (var olan yetersiz ve kısmi) bağımsızlığını büyük ölçüde yitirmiştir. AKP İktidarının dindar ve itaatkar gençlik vb. söylemleri ve yaşanan gelişmeler açık ve sivil faşist düzenin göstergeleridir. Toplumsal hedef, itaatkar bir gençlik değil, haklarını bilen, sorgulayan, haklarına sahip çıkan insanlar yetişmesi olmalıdır. Bu koşullarda, özellikle işçi sınıfının ve tüm emekçilerin sadece ekonomik ve sosyal haklara ilişkin taleplerle yetinmesi mümkün değildir, tüm haklarına bütünlüğü içerisinde sahip çıkmalıdır.

AKP iktidarı değindiğimiz iktisadi temeller üzerinde diktatoryal bir tarz ile demokrasinin temel gerekleri ve kurallarını dışlayarak ülkemizi bir bütün olarak yoksullaştırmış; zaten özürlü olan demokrasiyi ortadan kaldırmıştır.

Kurultayımız, ücretli mühendis, mimar ve şehir plancılarının da yoksullaşmaları, geleceksizleşmeleri ve işsiz kalmalarının asıl sorumlusunun kapitalizm olduğunu tespit eder. Meslektaşlarımızın sorunlarının,  parçası oldukları işçi ve emekçi sınıfların sorunlarıyla ayrılamaz olduğunu ve çözümün de ortak olacağını vurgular.

Bu genel ortamda kurultayımız TMMOB ve bağlı Odalarının;

•·         Kapitalizme; serbestleştirme, özelleştirmeler yoluyla kamusal varlıklarımızın elden çıkarılmasına, tüm yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin, sosyal hizmetlerin, kentlerin ve doğal çevrenin yerli-yabancı sermayeye yeni rant alanları olarak açılmasına,

•·         Varlık nedenimiz olan ülke sanayisi ve tarımını bitiren ranta dayalı ekonomi politikalarına,

•·         Küresel sermayenin direktifleri ile çıkarılan, bankacılık, endüstri bölgeleri, serbest bölgeler, doğrudan yabancı yatırımlar, hazine arazileri, şeker, tütün, enerji, maden, kamu yönetimi vb. ülke sanayisini, tarımını, alt yapısını bitiren yıkım ve talan politikalarına,

•         Emperyalist sömürü, savaş ve işgallere,

•         Halklar arasında düşmanlık tohumları eken ırkçı-milliyetçi politikalara,

•         Siyasal ve dinsel gericiliğe, dindar ve itaatkar nesiller yetiştirme hedeflerine,

•         Gelir bölüşümündeki adaletsizliğe,

•         Meslek uygulama alanlarımızın daraltılmasına ve işsizliğe,

kısacası mesleğimiz, halkımız ve ülkemiz aleyhine şekillenen tüm politikalara karşı emekçi halkımızın bir parçası olarak mücadelesini sürdürmeye kararlı olduğunu bir kez daha ilan eder.

KURULTAY DELEGELERİ