CUMARTESİ SÖYLEŞİSİ: NÜKLEERE NEDEN HAYIR DEMELİYİZ?

Cumartesi Söyleşileri" kapsamında 22 Ekim`de düzenlenen "Nükleere Neden Hayır Demeliyiz?" söyleşisi geniş bir katılımla Şube Binamızda gerçekleştirildi. Söyleşiye, bu konuda uzun yıllardır hem bağımsız enerji danışmanı hem de bir aktivist olarak çalışmalar yürüten Özgür GÜRBÜZ konuşmacı olarak katıldı.

Nükleer enerjinin Dünya`daki durumu, Türkiye`de nasıl gündeme geldiği, hangi anlaşmalarla santral kurulduğu, maliyet, çevre, atık konularıyla nükleer başlıklarıyla anlatılan konu nükleerin alternatifi ne olabilir sorusuyla devam etti.

Hükümet nükleer konusunda ne dedi, ne oldu?

-  Dışa özellikle de Rusya?ya bağımlıyız dendi, yapım için Rus firmasıyla anlaşıldı. Yakıttan teknik desteğe, elektrik üretiminden satışa tam bağımlılık.

-  Rus şirketi isterse, santraldeki payı yüzde 51?in altına düşmeyecek şekilde geri kalan hisseleri satabilecek, ancak çoğunluk hisse hep Rus Hükümetinde kalacak.

-  Ruslarla, santralden üretilecek elektriğin kWs?ini 12,35 sentten (dolar) almak üzere anlaşma yapıldı. 15 yıl boyunca alım garantisi verildi. Yenilenebilir enerji yerine nükleere teşvik verdiler.

-  Nükleer santraller depremden etkilenmez diyorlardı, Fukuşima sonrası bizimkisi en sağlam olacak diyorlar. Rus teknolojisi sınandı mı?

-  Geçenlerde Taner Yıldız nükleer santralin stratejik bir proje olduğu için ?fizıbıl? (ekonomik) olamayabileceğini ima etti. Sudan ucuz diyorlardı, şimdi ekonomik olmayabilir diyorlar. Demek ki amaç ucuz enerji değil, ki biz öyle olmadığını hep söyledik.

-  Kimse terör ve savaş tehlikesinden bahsetmiyor ki bu da ciddi bir ülke gerçeği; komşularımızla 0 sorun politikasının da çok gerçekçi olmadığının bilinmesine rağmen?

Özetle:

-  Teşviklerin olmadığı, toplumsal maliyetlerin hesaba katıldığı bir elektrik piyasasında nükleer enerji ekonomik açıdan rekabetçi bir seçenek olamaz.

-   Riskin, oranıyla büyüklüğünü birbirine karıştırmamak ve bilimin ihtiyatlılık ilkesine sadık kalmak gerekir. Risk düşük olabilir ama bir kaza olduğunda sonuç korkunç olacaktır.

-   Nükleer santrallerde kaza sonucu doğabilecek maddi ve manevi zararın büyüklüğü, hem ekonomik hem de demokratik açıdan politikacıların karar verme yetkilerini aşar. Bölgenizi 250.000 yıl zehirlemeye yetecek bir maddenin varlığının kabulüne 4 yıllık bir hükümet karar veremez. Kamuoyunun toplu kararı için referandum yapılmalıdır.

-   İstihdam yaratma, teknoloji transferi ve teknoloji ithalatı konularında ekonomik açıdan yenilenebilir enerji kaynaklarına karşı dezavantajlıdır.

-  Enerji verimliliği potansiyelinin kullanılması ve akılcı bir sanayi politikasının oluşturulması Türkiye?nin önceliğidir. Bu öncelikle bir enerji politikası ve stratejik planı oluşturulursa, arz güvenliğinin sarsmadan nükleersiz bir ülke olarak kalmak çok kolay olacaktır.

Söyleşi soru cevap bölümüyle sona erdi. 6 Ekim`de yine Şube binamızda gerçekleştirilecek Oğuz TÜRKYILMAZ`ın katılımıyla gerçekleştirilecek "Türkiye`de Enerji Nereye Gidiyor?" söyleşisi tanıtıldı.