ENERJİ VERİMLİLİĞİ HAFTASI PERPA ETKİNLİĞİ BAŞLADI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
İstanbul Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

12 Ocak 2015

EMO ve MMO İstanbul Şubeleri Şişli Temsilcilikleri tarafından düzenlenen Enerji Verimliliği Haftası Perpa Etkinliği bugün gerçekleştirilen açılış ve basın açıklamasıyla başladı.

 İstanbul Aydın Üniversitesi ve Perpa A ve B Blok yönetimlerinin desteğiyle gerçekleştirilen etkinlikte, İstanbul Aydın Üniversitesi tarafından geliştirilen ve güneş enerjisiyle çalışan Ekolojik Arabalar ve enerji verimliliğine ilişkin broşürler 12, 13 ve 14 Ocak günleri boyunca Perpa Ticaret Merkezi`nde sergilenmeye devam edecek.

Basın açıklamasından önce gerçekleştirdiği konuşmasında TMMOB`ye bağlı meslek odalarının kamu yararı içeren her alanda hizmet sunmaya, birikimlerini halk için kullanmaya hazır olduğunu belirten MMO İstanbul Şube YK Başkanı Zeki Arslan;  "Bizleri dinlemeyen ve meslek odalarını yok sayan anlayış hiçbir şekilde, bırakın enerji verimliliği çalışmalarını, bırakın ülke genelindeki % 35`lik enerji kaybını geri kazanmayı, her yıl artan oranda enerji maliyetlerine katlanmak zorunda kalır. Ve sık sık zam yaparak enerji tasarrufu çağrısında bulunmak zorunda kalır." Dedi

12, 13 ve 14 Ocak günleri boyunca sürecek olan etkinliğin basın açıklaması EMO İstanbul Şube YK Başkanı Beyza Metin tarafından yapıldı. Metin tarafından okunan basın açıklamasının tam metni şu şekildedir:

ENERJİ VERİMLİLİĞİ İÇİN GÖSTERMELİK KAMPANYALAR YERİNE GERÇEK BİR SEFERBERLİK İLAN EDİLMELİDİR

Enerji Kurumları Özelleştirilerek, Kamu Denetimi Yok Edilerek Enerji Verimliliği Sağlanamaz.

Her yıl Ocak ayının ikinci haftası Enerji Verimliliği haftası olarak kutlanmakta, hafta dolayısıyla çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmektedir. Çoğu kez göstermelik şovlardan öteye gitmeyen bu etkinliklerin ötesinde halkın bilgilendirilmesine yönelik çalışmalar maalesef göremiyoruz.

Oysa enerjiye ulaşmak günümüzde bir insan hakkıdır. Bu nedenle, enerjinin tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve sürdürülebilir bir şekilde sunulması gerekir. Bu amaçla enerji politikalarının üretimden tüketime bütüncül bir yaklaşımla ele alınması ve yönetilmesi esas olmalıdır. Ülkemizde enerji sektöründe 1980‘lerden bu yana uygulanan politikalarla toplumsal enerji ihtiyaçları ve bunların karşılanabilirliği arasındaki açı her geçen gün daha da artmaktadır. Dünyada enerji bağımsızlığı, ülke bağımsızlığının bir parçası olarak görülmektedir. Bu yaklaşımın Türkiye‘de özellikle hakim olması gereklidir.

Enerjinin üretim ve kullanımının toplumsal yarar doğrultusunda olması gerekir. Enerjinin, sadece ekonomik ve sosyal gelişmişliğin bir göstergesi olarak ele alınması bugün yetersiz kalmakta; enerji üretiminin insan ve doğa yaşamına uyumlu hale getirilmesi talebi ve ihtiyacı giderek öne çıkmaktadır. Enerjisiz bir yaşamın, günümüz koşullarında neredeyse olanaksız olduğu doğrudur ancak, bu kadar enerji tüketiminin körüklenmesi sorgulanması gereken bir tüketim ideolojisi haline gelmektedir. Tasarruf gereklidir evet ama bundan da önemlisi, enerji tüketiminin hesaplı ve planlı yapılması, ülkemizin kaynaklarını tamamen tahrip eden ve neye mal olursa olsun enerji üretimi tercihinden vazgeçilmesi gerekli görünmektedir. Bugün ülkemizin her yanında kurulmaya çalışılan mikro HES ve Linyit Santrallarının yol açtığı sorunlar ülkemizin geleceğini tehdit eder bir aşamaya sıçramıştır. Gelişen teknoloji ve artan enerji ihtiyacı bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmesini, yeni enerji kaynakları üzerinde daha fazla düşünülmesini ve hızlı bir şekilde alternatiflerin üretilmesini gerekli hale getirmiştir.

Bugün enerjinin büyük bir kısmı fosil yakıtlardan elde ediliyor. Ama yakın gelecekte fosil kaynakların tükeneceği bilinmektedir. Ekolojik denge alarm veriyor ve tükenen enerji kaynaklarımızın yanında bir başka tehlike ortaya çıkıyor. Türkiye OECD ülkeleri içinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleşen ülke konumundadır. Aynı şekilde ülkemiz, dünyada 2000 yılından bu yana elektrik ve doğalgazda Çin`den sonra en fazla talep artışına sahip ikinci büyük ekonomi konumunda olmuştur. Enerji talebinin her yıl artan oranda yükselmesi ve dolayısıyla maliyetlerin artması enerji açısından bizleri dönülemez noktaya getirmektedir.

1990 yılında yüzde 75 oranında olan yerli kaynaklara dayalı elektrik üretiminin payı 2002 yılında yüzde 50 düzeyine gerilemiş, 2014 sonunda ise yüzde 37 olmuştur. 2002 yılında elektrik üretiminde yüzde 62 olan kamunun payı özelleştirme saldırıları altında hızla gerilemiş ve 2014 yılında yüzde 29`a düşürülmüştür. Özelleştirme uygulamalarının sağlayacağı öngörülen toplumsal yararların hiçbirisinin sağlanmadığı; özellikle enerji fiyatlarının düşmediği; aksine, yüksek oranlarda artış gösterdiği görülmekte, elektrik faturalarına önce kayıp kaçak bedeli olarak, bu uygulama Yargıtay tarafından hukuka uygun bulunmayınca şimdi de Müşteri Hizmetleri bedeli adı altında yeni ek maliyetler getirilmeye çalışılmaktadır.

Ülkemizde birincil enerji tüketiminde % 70`leri aşan, elektrik üretiminde % 60`lara yaklaşan dışa bağımlılık sorununu aşmak, 2011`de 54 milyar, 2012`de 60 milyar dolara ulaşan ve 2013 yılında kısmi bir düşmeyle 56 milyar dolara varan (ki bu rakam ihracat gelirlerinin üçte birinden fazladır) dış alım faturalarını düşürmek, enerjiye ucuz, sürekli, güvenilir ve sürdürülebilir bir şekilde erişmek, enerji yatırımlarının çevreye zararlarını asgariye indirmek, enerji ekipmanlarının yerli üretimini sağlamak için ulusal ve kamusal çıkarlara dayalı enerji strateji, politika ve programlarını tasarlamak ve uygulamak gerekir. Oysa ülkemizde yıllardır izlenen özelleştirmeci politikalarla enerjide dışa bağımlılık daha da fazlalaşmış ve kamunun etkinlik alanı daraltılmış enerji fiyatları artmış, düşük gelirli ailelerin çağdaş yaşamın gereklerine uygun şartlarda enerji kullanım imkanları sınırlanmıştır.

 

Değerli Basın Emekçileri,

Enerji Verimliliği Yasası 2007 yılında, Enerji Kaynakları ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik ise 25 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girdi. 2008 yılı  "Enerji Verimliliği Yılı" ilan edildi. Enerji verimliliği gibi yaşamsal önemdeki bir konunun gündeme getirilmesindeki yoğun çaba toplumsal duyarlılığın gelişmesi açısından son derece önemli olmakla birlikte; enerji özelleştirmelerinin hız kazandığı döneme rastlaması ve ele alınış şekli, enerji alanındaki serbest piyasa uygulamalarıyla olan bağını da sorgulamayı gerektiriyor. Bir yandan özelleştirmelerle ülke enerji üretimi ve dağıtımını tümüyle piyasalaştırıp diğer yandan toplumsal duyarlılığı artırma girişimi hükümetin tutarsızlığını ortaya koymaktadır.

Nükleer Öldürür! Akkuyu`da nükleer enerji santral kurulması yönünde Rusya ile yapılan ikili anlaşma doğrultusunda hükümetin çalışmaları devam ediyor. Enerji Bakanlığı projeksiyonlarında 2023 yılında elektrik enerjisinin yüzde 20`sinin nükleer üretim santrallarından elde edileceği ilan edilerek Sinop`ta Japonya ile ikinci nükleer santraL anlaşmasına imza atılmıştır.

Doğalgaz anlaşmalarının ve dışa bağımlılığın sürdürülmesi, enerjide otomatik fiyatlandırma ve daha birçok nedenden dolayı, elektriğin "yeterli, kaliteli, kesintisiz, ucuz ve çevreyle uyumlu bir biçimde kullanıma sunulması" savlarıyla yürürlüğe konulan Elektrik Piyasası Yasası`nın öngördüğü sistem, halkın çıkarlarına aykırı sonuçlar doğurmaktadır. Son 20 yıldır sürdürülen piyasalaşma sürecinin ülkemizde elektrik alanında yarattığı sonuca baktığımızda, iddialarla derin çelişkiler oluşturan bir manzara ile karşı karşıya olduğumuz ortadadır. Son üç yıldır kendini hissettiren ve giderek artış gösteren "elektrik arz güvenliği" ve "fahiş fiyat uygulaması" sorunları bu sürecin ürünüdür.

Diğer kamu hizmetlerinde olduğu gibi elektrik için de daha yüksek para ödemek zorunda kalan yurttaşlara, çeşitli kampanyalarla verimlilik ve tasarruf kavramları anlatılırken, enerji verimliliği etkinlikleri de yeni zamlarla taçlandırılıyor. Tersinden söyleyecek olursak, enerji ne kadar pahalılaşırsa, tasarruf bilincinin de o denli artmış olacağı düşünülüyor. 2010 yılı raporlarına göre dünyada sanayi ve konutta en pahalı elektrik kullanan ülkelerin başında ne yazık ki Türkiye gelmektedir. 

Eski adı Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü yeni adı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü verileri,  sanayimizde en az % 15, binalarımızda en az % 35 ve ulaşımımızda en az % 15 tasarruf potansiyeli olduğunu ve bu oranlar tutturulduğunda toplam olarak yıllık 4 milyar TL`nin üzerinde bir tasarruf sağlanabileceğini göstermektedir. Enerji verimliliğinde kararlı ve başarılı adımlar atabilirse, 2020 yılı talep tahmini gerçekleşme oranı en az % 20 (45 milyon TEP enerji) azaltılabilecektir. Bu miktar yerli ve temiz kaynaklarımızdan üretebileceğimiz elektrik enerjisinin 2,5 katı ve ortalama 30 milyon konutun yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecektir.

Sanayi tesislerinde yıllık enerji tüketimi 1000 TEP`den fazla olan işletmelerde çalışanları arasından SEY (Sanayi Enerji Yöneticisi) görevlendirilmesi, yıllık tüketimi 50.000 TEP`den fazla olan işletmelerde ise "enerji yönetim birimi" kurulması gerekmektedir. Bu enerji yönetim birimlerinde enerji yöneticisi dışında bir elektrik veya elektrik elektronik mühendisi ile bir makina mühendisini çalıştırmalıdır.

Türkiye‘de özellikle büyük şehirlerimizde trafik problemi artmaktadır. Yolcu taşımacılığının % 95‘i, yük taşımacılığının %91‘i karayolu ile gerçekleşmektedir. Buna karşılık, denizyolu, demiryolu gibi diğer verimli taşıma modlarının ve toplu taşımanın yaygınlaştırılması için yeterli inisiyatif gösterilmemektedir; teşvik uygulamaları yoktur ve bütçenin beşte birinin, petrol ürünlerinde yüzde 100‘ü bulan ÖTV ve KDV vergilerinden karşılanması nedeniyle adeta yakıt tüketimi teşvik edilmektedir.

Enerji Verimliliği Kanununun yayınlanmasının üzerinden hemen hemen 4 yıl geçmiştir. O günden bugüne 9 yönetmelik yayımlanmıştır. Yönetmeliklerin birçoğunda köklü değişim ihtiyacı doğmuştur. Gerek mevzuat hazırlık aşamasında ve gerekse uygulama aşamasında, uygulama ortağı olan veya etkilenen taraflarla daha fazla görüş alışverişine ve işbirliğine ihtiyaç vardır. Mevzuatın hazırlığı ve uygulamaların izlenmesinde katılımcı bir süreç için daimi ve işlevsel bir koordinasyon ve danışma yapısı oluşturulmalıdır.

TMMOB`ye bağlı odaların uzmanlık alanlarında karşı çıkmadığı yasalardan biri Enerji Verimliliği Yasası`dır. Odalarımız, 5627 sayılı Enerji Verimliliği Yasası`nı desteklerken, Yasanın Odalara verdiği sorumluluk ve görevleri yerine getirmek üzere çalışmalar yürütmektedirler. Odalarımız "kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü" olma bilinciyle ani adı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü özverili ve iyi niyetli çabalar ile hazırlanan yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasında "art niyetli", "kar mantıklı",  "piyasacı" yaklaşımların egemen olmaması için çaba sarf etmektedir. Ancak burada şunu da belirtmek gerekir; yakında meclise gelecek olan Torba Yasa içinde yer alan TMMOB yasasında yapılaması düşünülen değişiklikler meslek Odalarımızın birikimlerini, halkın çıkarına yaptıkları kamusal denetim vazifelerini tasfiye girişimi bizim iyi niyetli çalışmalarımıza hükümetin verdiği manidar bir cevap niteliğindedir. Bizler tüm engellemelere rağmen ülke ve halkımızın çıkarına her çalışmayı destekleme kararlılığındayız bunu da buradan bir kez daha belirtmek isteriz.

Türkiye`de lamba üreten tek bir fabrikanın bile bulunmadığı ortamda göstermelik kampanyaların ötesinde verimliliğin gerçek ekonomik çözümlerle birlikte ele alınması da temel bir zorunluluktur.

Her yıl ocak ayının ikinci haftasında kutlanan Enerji Verimliliği Haftası`nda, verimlilik ve tasarruf bilincinin geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır, bizler yapıyoruz.

"Piyasalaştırma ve pahalı enerji" uygulamalarından vazgeçilmesini talep ediyoruz. Enerji verimliliği ve tasarrufu konusunun kamu hizmeti anlayışı ile ele alınmasını ve kamu yararı çerçevesinde toplumsal bilincin yükseltilmesi gerektiğini, halkımızın, tüm insanların enerjiye ulaşımının çağdaş bir insan hakkı olduğunun unutulmaması gerektiğinin bir kez daha altını çiziyoruz.

SAYGILARIMIZLA.

                Beyza METİN                                                                                        Zeki ARSLAN

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası                                  TMMOB Makina Mühendisleri Odası

İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı                                          İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı